Sabır ve Şefkat
Bu dini hikaye, sabrın ve duanın gücünü anlatıyor. Ahmet ve ailesi, kuraklık zamanında sabırla ve inançla çalışmaya devam ederek, sonunda Allah’ın yardımıyla yağmura kavuşurlar. Hikaye, zorluklar karşısında pes etmemenin ve sabırla dua etmenin önemini vurguluyor.

Bir zamanlar küçük bir köyde yaşayan Ahmet adında dürüst ve çalışkan bir genç vardı. Ahmet, ailesiyle birlikte mütevazı bir hayat sürüyordu. Babası çiftçi, annesi ise evde yapılan el işleriyle geçimlerini sağlıyordu. Ahmet, her sabah erkenden kalkar, babasıyla birlikte tarlada çalışır ve dualarını eksik etmezdi. Ancak son zamanlarda köyde büyük bir kuraklık başlamıştı. Toprak kurumuş, ekinler yetişmez olmuştu. Ahmet ve ailesi bu zor duruma sabırla göğüs germeye çalışıyorlardı, ama zorluklar her geçen gün artıyordu.
Bir gün Ahmet, babasına “Baba, ne kadar dua ediyoruz, ama yağmur yağmıyor. Ne yapacağız?” diye sordu. Babası, sakin bir şekilde cevap verdi: “Oğlum, Allah sabrı sever. Biz üzerimize düşeni yapalım, çalışalım, ama her şeyin vaktini Allah bilir. Sabret ve dua etmeye devam et.”
Ahmet, babasının bu sözlerinden etkilenerek her zamankinden daha büyük bir inançla tarlada çalışmaya ve dua etmeye devam etti. Her gün sabah ve akşam ellerini gökyüzüne açarak, “Allah’ım, biz sana güveniyoruz, bize yardım et” diye dua ediyordu. Kuraklık köydeki herkesi etkilemişti, ama Ahmet’in ailesi hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadı. Dualarına ve sabırlarına güvenerek çalışmaya devam ettiler.
Bir gün, Ahmet tarlada çalışırken gökyüzünde bulutların yavaş yavaş toplandığını fark etti. Gözlerini yukarı kaldırdı ve uzun zamandır bekledikleri yağmurun gelmek üzere olduğunu hissetti. Kısa bir süre sonra gökyüzü karardı ve ilk yağmur damlaları yere düşmeye başladı. Ahmet, sevinçle annesine ve babasına koştu. Yağmur, uzun süredir kuruyan tarlayı canlandırıyor, toprağı bereketle dolduruyordu.
O akşam, Ahmet ve ailesi, sofralarının başında Allah’a şükrederek dua ettiler. “Biz sabrettik, çalıştık ve sonunda Allah dualarımızı kabul etti,” dedi Ahmet’in babası. O günden sonra, Ahmet sabrın ve duanın gücüne her zamankinden daha çok inanarak hayatına devam etti. Ailesiyle birlikte çalışmaya, Allah’a güvenmeye ve her zorluğun üstesinden gelebileceklerini bilerek yaşamaya devam ettiler.