Ormandaki Garip Kulübe
Bu korku hikayesi, üç arkadaşın ormandaki lanetli bir kulübede yaşadıkları korkutucu macerayı anlatıyor. Lanetli bir aynanın esrarengiz gücüyle karşı karşıya kalan çocuklar, cesaretleriyle karanlık sırları keşfediyor. Hikaye, gizem ve gerilim dolu bir macera sunuyor.

Bir zamanlar, küçük bir kasabanın yakınında karanlık bir orman vardı. Kasaba halkı bu ormana gitmekten hep çekinirdi çünkü ormanın derinliklerinde, kimsenin yaşamadığı, terk edilmiş eski bir kulübe bulunuyordu. Hakkında birçok söylenti olan bu kulübe, “Lanetli Kulübe” olarak anılırdı. Kasabadaki çocuklar bile bu kulübenin yanına yaklaşmazdı. Fakat Ali adında bir çocuk, bu lanetin gerçek olup olmadığını öğrenmek için büyük bir merak duyuyordu.
Bir gün, Ali en yakın arkadaşları Ayşe ve Can’ı ikna ederek ormana gitmeye karar verdi. Her ne kadar arkadaşları bu fikre sıcak bakmasa da, Ali onları “Bu sadece bir kulübe, hiçbir şey olmayacak,” diyerek cesaretlendirdi. Üç arkadaş öğleden sonra yola çıktılar ve ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladılar.
Ormanın içine girdikçe, ağaçlar daha karanlık ve sıklaşmaya başladı. Etrafta garip bir sessizlik hakimdi. Kuşlar ötmüyor, rüzgar bile esmiyordu. Bir süre sonra kulübenin silüeti görünmeye başladı. Yıllardır terk edilmiş olan bu kulübe, sanki onları bekliyormuş gibi karanlık bir hava yayıyordu.
Ali cesurca kulübenin kapısına doğru yürüdü. Kapı eski ve çürümüştü, ama hafif bir itişle açıldı. İçeride toz ve örümcek ağlarıyla kaplanmış eski mobilyalar vardı. Ancak, içerideki en dikkat çekici şey, şöminenin üzerindeki büyük, eski bir ayna idi. Ayna, diğer her şey gibi tozlu değildi, sanki birileri yakın zamanda temizlemiş gibiydi.
Ayşe, aynaya bakarken garip bir soğukluk hissetti. “Bu ayna bana huzursuzluk veriyor,” dedi. Can da aynaya bakmak istemediğini söyleyerek kapının önünde durdu. Ali ise aynaya yaklaştı ve dikkatle inceledi. Ayna, normal bir aynaya benziyordu, ama Ali birden kendi yansımasının kaybolduğunu fark etti.
Tam o sırada, aynanın içinden bir fısıltı duyuldu: “Geri dönemezsin…” Ali geri adım attı, ama gözleri aynadan ayrılamıyordu. Ayna, yavaşça kararmaya başladı ve içeriden şekiller belirmeye başladı. Yüzleri belli olmayan, gölgelerden oluşan figürler aynanın içinde hareket ediyordu. Üç arkadaş dehşetle birbirine baktı. Ali, aynanın lanetli olduğunu anlamıştı, ama artık çok geçti.
Ayna aniden daha da karardı ve içinden bir el dışarıya uzandı. El, Ali’nin kolunu yakaladı ve çekmeye başladı. Ayşe ve Can hemen Ali’yi çekip kurtarmaya çalıştı. Fakat aynadan gelen kuvvet çok güçlüydü. Tam o anda, Ayşe çantasından bir cep feneri çıkarıp aynaya doğru tuttu. Fenerin ışığı aynaya çarptığı anda, gölgeler kayboldu ve aynadaki el de geri çekildi.
Ali, yere düşerek kurtuldu, ama aynanın içindeki fısıltılar hala devam ediyordu: “Dönemezsiniz… geri dönemezsiniz…”
Üç arkadaş, bu korkunç kulübeden hızla kaçtı. Ormandan çıkana kadar hiç durmadılar. Kasabaya döndüklerinde ise birbirlerine lanetli kulübeye bir daha asla gitmeyeceklerine dair söz verdiler. O günden sonra, kulübenin yanına yaklaşmayı bırakın, kasabada kimse ormanın yakınından bile geçmek istemedi. Çünkü aynanın içinde hala bir şeyler bekliyordu…