Rüya Yolu

Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan Elif adında bir kız çocuğu vardı. Elif, her gece uyumadan önce hayal kurmayı çok severdi. Hayal dünyası o kadar genişti ki, bazen kendi rüyalarının kraliçesi gibi hissederdi. Bir gece, Elif’in gözüne bir ışık çarptı. Gözlerini açtığında, kendisini parlayan bir yolun üzerinde buldu. Bu yol, yumuşak bulutlardan ve renkli yıldızlardan oluşuyordu.

Elif, merakla yola doğru yürümeye başladı. Yürüdükçe, etrafındaki yıldızlar ona gülümsemeye başladı. “Hoş geldin, Elif! Burası Rüya Yolu,” dediler. Elif, “Rüya Yolu mu? Burada ne yapabilirim?” diye sordu. Yıldızlardan biri, “Burası hayal gücünün sınırlarını zorlayabileceğin bir yer. Herkes buraya hayallerini gerçekleştirmek için gelir,” dedi.

Elif, hemen birkaç adım daha atarak, yolun sonuna ulaşmaya çalıştı. Rüya Yolu boyunca, birçok farklı hayal gördü. Bir adımda gökyüzünde uçtu, diğer adımda deniz altında yüzdü. Her bir hayali, ona farklı bir duyguyla dolu yeni deneyimler yaşatıyordu. Rüya Yolu’nda ilerlerken, sonunda büyük bir gül bahçesine ulaştı. Bahçenin ortasında, en büyük ve en güzel gül, ona doğru açılıyordu.

Elif, gülün yanına yaklaşarak, “Bu muhteşem gül bana ne anlatacak?” diye merak etti. Gül, “Sevgiyle açıldım, çünkü hayallerin ve sevgin her zaman büyüktür. Onları asla unutma,” dedi. Elif, gülün sözlerini dinleyerek kalbinde bir sıcaklık hissetti. O günden sonra, rüyalarının onu her zaman sevgiyle dolduracağına dair bir inançla uyanmaya başladı.

Sabah uyandığında, gülün ona söylediklerini hatırlayarak, gün boyu pozitif bir ruh haliyle dolaştı. Rüya Yolu ona, hayallerinin gücünü ve sevginin önemini öğretti. Her gece uyumadan önce, Elif artık Rüya Yolu’na yeniden gitmeyi hayal ederken, sevgisini ve hayallerini hep yanında taşıyacağını biliyordu.