Rüzgar Gölgesi’nin Peşinde

Küçük bir köyde yaşayan Yıldız ailesi, sıcak ve sevgi dolu bir aileydi. Aile, baba Hasan, anne Emine ve çocukları Defne ile Can’dan oluşuyordu. Yıldız ailesi, her pazar günü köyün yakınındaki büyük gölün kenarında yürüyüş yapar ve birbirlerine hikayeler anlatırlardı. En sevdikleri hikaye ise “Rüzgar Gölgesi” adını verdikleri efsanevi bir hikayeydi. Rivayete göre, gölün yüzeyinde sadece aile bağları güçlü olanlar gölge şeklinde parlayan bir rüzgar figürünü görebilirdi.

Bir pazar sabahı, aile göl kenarında yürüyüşe çıkmaya karar verdi. Defne ve Can, her zamanki gibi efsanevi “Rüzgar Gölgesi”ni görebilmek için heyecanla göle bakmaya başladılar. Fakat bu sefer babaları Hasan, çocuklarına bir teklifte bulundu. “Eğer tüm gün boyunca birbirimize yardım eder ve birlikte hareket edersek belki o gölgeyi biz de görebiliriz!” dedi.

Aile o gün birbirine destek olmak için söz verdi. Can, ablası Defne’nin elinden tutarak göl kenarındaki taşları toplamasına yardım etti. Anne Emine, gölün etrafını temizleyerek çevreyi koruma görevini üstlendi. Hasan ise çocuklarına rehberlik ederek doğa hakkında bilgiler verdi.

Gün batarken aile, gölün kenarında toplanıp gökyüzüne baktı. O anda gölün yüzeyinde bir hareketlenme oldu ve hafif bir rüzgar esti. Gölün suyu yavaşça dalgalandı ve suyun üzerinde ince bir rüzgar gölgesi belirdi. Yıldız ailesi, el ele tutuşarak bu anı büyük bir mutlulukla izledi. Çocuklar, Rüzgar Gölgesi’ni görmenin, birlikte vakit geçirip birbirlerine destek olmanın bir hediyesi olduğunu anladılar.

O akşam, Yıldız ailesi evlerine dönerken hem birbirlerine olan bağlılıkları artmış hem de yıllardır duydukları efsaneyi kendi gözleriyle görmenin mutluluğunu yaşamıştı. O günden sonra, göl kenarına geldiklerinde hep birbirlerine destek olarak Rüzgar Gölgesi’nin peşinden gitmeye devam ettiler.