Kayıp Prens ve Altın Taç
Bu klasik hikaye, prenses Elif’in cesareti ve arkadaşlarıyla birlikte kötülüğe karşı durarak kaybolan altın tacı nasıl bulduğunu anlatıyor. Hikaye, çocuklara cesaretin ve birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Bir zamanlar, uzak bir krallıkta güzel bir prenses yaşardı. Prenses Elif, ailesine düşkün ve adaletli biriydi. Bir gün, krallığın en değerli hazinesi olan altın tacı kayboldu. Bu tacın kaybolması, krallıkta büyük bir huzursuzluğa neden oldu. Kral, tacı bulacak cesur birini arıyordu.
Prenses Elif, tacın kaybolduğuna çok üzüldü ve onu bulmak için bir plan yapmaya karar verdi. Krallığın dört bir yanındaki cesur gençleri topladı ve onlara yardımcı olacağını söyledi. Ancak, bu yolculuğun kolay olmayacağını biliyordu; zira efsanelere göre tacı çalan kötü kalpli bir cadı vardı.
Elif ve cesur gençler, cadının yaşadığı karanlık ormana doğru yola çıktılar. Ormana girdiklerinde, ağaçlar arasında korkutucu sesler duyulmaya başladı. Gençler korksa da Elif’in cesareti onları cesaretlendirdi. “Birlikte başarabiliriz!” dedi.
Karanlık ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, cadının izlerini bulmaya başladılar. Sonunda, büyük bir kayalığın arkasında cadının kalesini gördüler. Elif, kalenin kapısına yaklaşarak cesurca “Altın tacımı geri ver!” diye bağırdı. Cadı, Elif’in cesaretini takdir ederek onu içeri davet etti.
Kale içindeki büyülü odalarda, cadı ona tacı nasıl çaldığını anlattı. “Zayıf olanların içindeki kötülüğü besliyorum. Ancak senin cesaretin beni şaşırttı,” dedi. Elif, cadının karanlık niyetlerine karşı durarak, “İyilik her zaman kazanır. Tacımızı geri almak için buradayız,” diye yanıtladı.
Elif ve arkadaşları, cadının büyüsünü bozan eski bir bilgelik buldular. Birlikte bu bilgiyi kullanarak cadıyı yenmeyi başardılar ve altın tacı geri aldılar. Krallığa döndüklerinde, herkesin huzurunu yeniden sağladılar.