Kayıp Dağın Zirvesine Yolculuk
Bu macera hikayesi, cesaret ve kararlılığın önemini anlatıyor. Meriç’in Gökyüzü Taşı’nı bulmak için çıktığı yolculuk, çocuklara hayallerinin peşinden gitmenin güzelliğini gösteriyor.
Bir zamanlar, dağların gölgesinde yaşayan Meriç adında cesur bir genç vardı. Meriç, dedesinden duyduğu efsaneleri dinleyerek büyümüştü. En çok ilgisini çeken efsane, dağların zirvesinde saklı olan ve kimsenin bulamadığı “Gökyüzü Taşı” ile ilgiliydi. Bu taşın, gökyüzünden düşen bir yıldızın parçası olduğu ve bulana özel güçler verdiği söylenirdi. Meriç, bir gün bu taşı bulmaya karar verdi.
Meriç, yanında sadece birkaç günlük yiyecek ve haritasıyla yola çıktı. Yol boyunca yüksek uçurumları aştı, dar patikalarda yürüdü ve gökyüzüne yükselen zirvelerin serin havasını ciğerlerine çekti. Yolculuğu zorluydu ama pes etmiyordu; çünkü zirvede onu bekleyen Gökyüzü Taşı’nı bulmaya kararlıydı.
Günler sonra, dağın zirvesine yakın bir mağara buldu. Mağaraya adımını attığında, içinde ışıldayan mavi taşlar gördü. En büyük taş, mağaranın merkezinde duruyor ve etrafına hafif bir parıltı yayıyordu. Meriç, Gökyüzü Taşı’nın bu olduğunu anladı. Taşa yaklaştığında, içinde bir sıcaklık hissetti ve cesareti daha da arttı.
Tam Gökyüzü Taşı’nı eline almak üzereyken, mağaranın içinden bir rüzgar esti ve taşın etrafında eski bir yazı belirdi: “Cesaretle kalbinin izinden gidenler, gerçek gücü bulur.” Meriç, bu sözlerin gücünü kalbinde hissetti ve taşı alıp kasabasına dönmeye karar verdi.
Kasabaya döndüğünde, artık sadece cesur bir genç değil, aynı zamanda dedesinin anlattığı efsaneyi gerçekleştiren biri olmuştu. Artık dağın zirvesine çıkan ilk kişi olarak tüm kasabanın saygısını kazanmıştı.
