Prensin Kaybolan Kalbi
Bu klasik hikaye, genç prens Arman’ın kaybolan kalbini geri kazanmak için çıktığı macerayı anlatıyor. Cesaret, sabır ve sevgi dolu bu yolculuk, okuyuculara liderliğin ve iyiliğin gerçek anlamını öğretiyor. Klasik bir kahramanlık hikayesi arayanlar için mükemmel bir masal.
Bir zamanlar, uzak diyarlarda büyük bir krallık vardı. Bu krallık, zenginliği ve ihtişamıyla ünlüydü, ama en çok krallığın genç prensi Arman’ın iyiliği ve cömertliğiyle bilinir hale gelmişti. Arman, halkını sever, herkesin yardımına koşardı. Ancak bir gün, krallık karanlık bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı.
Krallığa bir cadı musallat olmuştu. Bu cadı, Arman’ın iyiliğine karşı kıskançlık duyarak ona bir lanet koydu. Prensin kalbini bir taş kadar soğuk ve duygusuz yaptı. Artık ne sevgi hissedebiliyor ne de halkına yardım edebiliyordu. Krallık hızla karanlığa gömülmeye başladı; çünkü Arman’ın kaybolan iyiliği, krallığın huzurunu kaçırmıştı.
Prens Arman, kalbini geri kazanmak için bir yol bulmak zorundaydı. Bir sabah, yaşlı bir bilge onu ziyaret etti ve ona şöyle dedi: “Kalbini geri almanın tek yolu, onu kendi ellerinle bulmaktır. Kalbin, Zümrüt Dağı’nın zirvesinde gizlidir. Oraya ulaşmak için cesaret, sabır ve sevgi yolculuğuna çıkmalısın.”
Prens Arman, bilgenin sözlerine kulak verdi ve hemen yola koyuldu. Yolculuğu boyunca zorluklarla karşılaştı. İlk olarak, dev bir ejderha yolunu kesti. Ejderha, Arman’a cesaretini sorgulayan bir bilmece sordu: “Bir kralın en büyük gücü nedir?” Arman, düşünmeden cevap verdi: “Adalet ve cesarettir.” Ejderha, doğru cevabı duyunca Arman’ın geçmesine izin verdi.
Arman yoluna devam etti, ama bu kez karşısına zorlu bir nehir çıktı. Nehir o kadar güçlü akıyordu ki, geçmek neredeyse imkânsızdı. Ama Arman sabırlıydı. Nehrin sakinleşmesini bekleyerek yavaşça karşı kıyıya geçmeyi başardı. Sonunda Zümrüt Dağı’nın zirvesine ulaştığında, karşısında eski, parlayan bir taş gördü. Bu taş, onun kaybolan kalbiydi.
Ancak kalbine dokunmadan önce, Arman’ın son bir sınavı daha vardı. Onu geri almak için kalbinin gerçek sahibine, yani halkına hizmet etmesi gerektiğini öğrendi. Arman, bu gerçeği kabul ederek kalbini geri aldı ve krallığına sevgi dolu bir lider olarak döndü.
Arman’ın geri dönüşüyle, krallık yeniden huzur buldu ve halkı onu her zamankinden daha fazla sevdi. Prensin yolculuğu, sadece kalbini değil, aynı zamanda halkının sevgisini de kazanmasına neden oldu.