Eski Saatçinin Sırrı
Bu klasik hikaye, sabır ve geçmişe saygı duymanın önemini anlatıyor. Saatçinin “Zamanın Kalbi” ile Ozan’a verdiği ders, çocuklara zamanı ve anıları değerli kılmayı öğretiyor.

Bir zamanlar, küçük bir kasabada saat yapımıyla ünlü yaşlı bir saatçi yaşarmış. Bu saatçi, yılların verdiği deneyimle sadece zaman ölçen saatler değil, adeta ruh taşıyan saatler yaparmış. Her saat, yapıldığı günden itibaren sahibine bir anlam, bir dostluk sunarmış. Ancak kasabada en çok merak edilen şey, saatçinin dükkânının en arkasında duran kapalı bir saat dolabıymış.
Bir gün, kasabaya yeni taşınan küçük bir çocuk olan Ozan, saatçinin dükkânına girmiş. Ozan, dükkânın her köşesini merakla incelerken dolabın üzerindeki “Zamanın Kalbi” yazısını fark etmiş. Bu gizemli yazı, çocuğun ilgisini çekmiş ve dolabın içindeki saati görmek istemiş.
Saatçiye dolabın içindeki sırla ilgili sorular soran Ozan’a yaşlı saatçi gülümseyerek, “Bu saat, zamanı sadece ölçmez, aynı zamanda kalbinde taşıyanlara anılarını da saklar,” demiş. Ozan, saatçinin bu gizemli sözlerinden çok etkilenmiş. Saatçi, ona dolabı açmak için bir şart sunmuş: “Eğer zamanı dikkatle dinleyip sabırlı olursan, dolabı açabilirsin.”
Ozan, birkaç gün boyunca dükkâna gelip sessizce saatin tiktaklarını dinlemiş, sabırlı olmayı öğrenmiş. Sonunda, saatçi ona dolabı açmasına izin vermiş. Dolabı açtığında içinde parlayan eski bir cep saati bulmuş. Saatin kapağını açtığında, Ozan’ın yüzünde büyük bir gülümseme belirmiş; saatin içinde, eski sahibinin yıllar boyunca biriktirdiği anılar, küçük bir not ve bir fotoğraf saklanıyormuş.
Ozan, saatin sadece zamanı değil, aynı zamanda geçmişin sıcak anılarını da taşıdığını anlamış ve saatçinin sırrını koruyarak dükkândan ayrılmış.