Ayışığındaki Rüya

Bir varmış, bir yokmuş, Ayla adında küçük bir kız varmış. Ayla, uykuya dalmayı çok severdi, çünkü her gece rüyalarında farklı dünyaları keşfederdi. Ancak bir gece, Ayla yatağına yattığında bir türlü uyuyamıyordu. Yastığına başını koymuş, tavana bakarken bir yıldızın ona göz kırptığını fark etti.

Tam o sırada pencerenin önünde parlayan bir ışık belirdi. Bu, ay ışığından başka bir şey değildi. Ama bu gece ay ışığı, Ayla’yı rüya dünyasına götürmek için gelmişti. Işık yavaşça odanın içine yayıldı ve Ayla’nın yatağı yumuşacık bir bulut gibi havalanmaya başladı.

Ayla, bir anda kendini gökyüzünde süzülürken buldu. Altında parıldayan yıldızlar, üstünde ise devasa bir ay vardı. Ayla, ayın ışığıyla sarılmış halde, gökyüzünde huzur içinde ilerliyordu. Ay ışığı, ona tatlı bir ninni fısıldıyor, göz kapakları ağırlaşıyordu.

Gökyüzünde ilerlerken, Ayla bir bulut adası gördü. Bu ada, sadece rüyalar alemine gidebilen çocuklar için yapılmıştı. Adada yumuşacık bulutlardan yapılmış yataklar, yıldızlardan örülü battaniyeler vardı. Ayla, kendini bu adaya bırakmış, yıldız battaniyesinin altında uzanmıştı. Etrafı o kadar huzurluydu ki, bir süre sonra tatlı bir uykuya daldı.

Rüyasında, parlak yıldızlar arasında dans eden kelebekler gördü. Bu kelebekler, ona her gece tatlı rüyalar getiren rüya kelebekleriydi. Ayla, onların peşinden koşarken, kelebekler ona nehirlerin üstünde uçmayı, dağların zirvesine tırmanmayı ve en güzel çiçek bahçelerinde gezmeyi öğrettiler.

Ayla, rüyasında bu büyülü dünyayı keşfettikçe, uykuya dalmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha anladı. Rüyalar aleminde gezip dolaşırken, uyku ona huzur ve rahatlık getirdi. Sabah güneş doğana kadar bu büyülü dünyada mutlu bir şekilde uyudu.

Sabah uyandığında, Ayla yüzünde büyük bir gülümsemeyle yatağında oturuyordu. Rüya dünyasındaki maceralarını düşündü ve her gece bu huzurlu dünyaya döneceği için sabırsızlanmaya başladı. O günden sonra, uyku Ayla için sadece dinlenmek değil, aynı zamanda harika bir yolculuk oldu.