Rüzgârın Fısıltısı
Bu tatlı uyku hikayesi, rüzgârın fısıltılarını dinleyen küçük bir kızın huzur dolu rüya diyarına yaptığı yolculuğu anlatıyor. Ela, rüzgârın rehberliğinde her gece yeni maceralara atılır ve huzurlu bir uykuya dalar. Çocuklara uyumadan önce sakinlik ve huzur getirecek bu masal, tatlı bir rüya dünyasının kapılarını aralıyor.
Bir zamanlar, dağların arasında, küçük bir kasaba vardı. Bu kasabada yaşayan çocuklar, her gece uykuya dalmakta zorlanırlardı. Çünkü geceleri rüzgâr, kasabanın sokaklarında dolaşır ve garip fısıltılarla esermiş. Ancak kasabanın en küçük sakini olan Ela, bu rüzgârdan hiç korkmazdı. Aksine, rüzgârın fısıltılarını dinlemeyi çok severdi.
Bir gece, Ela yatağında uyumaya çalışırken, pencerenin önünden hafif bir rüzgâr esti. Ela, gözlerini kapatarak rüzgârın ona anlattıklarını dinlemeye başladı. Fısıltılar, uzak diyarlardan gelen eski bir şarkıya benziyordu. Rüzgâr, “Eğer gözlerini kapatır ve beni dinlersen, seni tatlı bir rüya diyarına götüreceğim,” dedi. Ela, gülümseyerek gözlerini kapadı ve rüzgârın tatlı melodisiyle yavaşça uykuya daldı.
Ela, rüyasında kendini büyük bir çiçek bahçesinde buldu. Rüzgâr, ona rehberlik ederek çiçeklerin arasında uçuştu. Her bir çiçek, farklı bir rüyanın kapısını açıyordu. Mor bir çiçeğin yanında, Ela kendini deniz kenarında buldu. Dalgaların sesi, rüzgârın melodisine karışarak onu huzur dolu bir uykuya çekti. Başka bir çiçeğin yanında ise, dağların zirvesine çıkıp bulutların arasında gezdi.
Rüzgâr, Ela’ya her çiçekten farklı bir hikâye fısıldadı. Ela, rüya diyarında uçarken, hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu. Sabah uyandığında, kasaba çocuklarının aksine Ela kendini dinlenmiş ve mutlu buldu. Çünkü rüzgârın fısıltıları ona her gece tatlı rüyalar getiriyordu.
O günden sonra, Ela her gece rüzgârın fısıltılarını dinleyerek uykuya daldı. Rüzgâr, ona hep yeni maceralar ve huzur dolu rüyalar getirdi. Artık, uyumak onun için sabırsızlıkla beklediği bir yolculuktu.