Altın Renkli Top
Mert ve Efe’nin dostluğu, paylaşmanın gerçek anlamını keşfetmelerini sağlar. Bir şenlikte kazandıkları altın renkli top, aralarındaki arkadaşlık bağını daha da güçlendirir. Bu hikaye, çocuklara arkadaşlığın ve paylaşmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatan sıcacık bir mesaj sunuyor.
Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan Mert ve Efe adında iki yakın arkadaş vardı. Bu iki çocuk her gün birlikte oynar, keşif yapar ve birbirlerinin en iyi sırdaşı olurlardı. Birlikte nehir kıyısına gider, ormanda maceralar yaşar, bazen de evlerinin bahçesinde saatlerce oyun oynarlardı. Her ikisi de paylaşmayı çok severdi; Mert ne zaman yeni bir oyuncak alsa, hemen Efe ile paylaşır, Efe de ne bulsa Mert’e getirirdi. Aralarındaki dostluk kasabadaki herkesin dilindeydi.
Bir gün, kasabanın ortasında büyük bir şenlik yapıldı. Bu şenlikte çocuklara hediye olarak rengârenk toplar dağıtıldı. Ancak bu toplardan sadece biri çok özeldi; altın rengiyle parlayan bu top, şenliğin en değerli hediyesiydi. Mert ve Efe de şenliğe katıldılar. Şenlik boyunca yarışmalar, oyunlar oynandı. Yarışmalardan birinde kazanan Mert oldu ve ödül olarak altın renkli topu aldı. Efe ise bu topu çok beğenmişti ama Mert’in kazandığı için içten içe sevinerek arkadaşını tebrik etti.
Mert topu aldı ve büyük bir heyecanla oynamaya başladı. Ancak, altın renkli topun çok güzel olmasına rağmen Mert’in keyfi tam değildi. Efe’nin gözlerindeki hayranlığı fark etmişti ama Efe’nin bu topu hiç eline alamayacağını düşünmek onu biraz üzüyordu. Gün boyunca topu elinden bırakmadı, ama ne zaman Efe’ye baksa içinde bir huzursuzluk hissetti.
Ertesi gün, Mert ve Efe yine buluştular. Efe, Mert’in kazandığı topu bir kez daha hayranlıkla izledi ama bir şey söylemedi. Mert ise bu durumu daha fazla sürdüremeyeceğini anladı. O an, Efe’nin ne kadar önemli olduğunu düşündü. Altın renkli top ne kadar değerli olsa da, arkadaşlığın ondan çok daha değerli olduğuna karar verdi.
Mert topu Efe’ye uzatarak, “Bu top çok güzel ama tek başına oynamak o kadar eğlenceli değil. İstersen beraber oynayalım, hatta istersen bir süre sende kalsın,” dedi. Efe’nin yüzü aydınlandı ve o an ne kadar mutlu olduğunu gösteren kocaman bir gülümsemeyle topu aldı. Artık ikisi de topu sırayla oynayarak paylaşmaya karar verdiler. Birlikte oynadıkları her an, o topun değerinden çok, aralarındaki dostluğun ve paylaşmanın ne kadar kıymetli olduğunu anladılar.
O günden sonra altın renkli top, sadece bir oyuncaktan fazlası oldu. Mert ve Efe için o top, gerçek dostluğun ve paylaşmanın sembolüydü. Her ne zaman biri yeni bir şey kazansa, hemen diğerine paylaşırlardı. Çünkü dostluk, paylaştıkça daha da güçlenir ve büyürdü.